Yaptığı bilimsel tespit ve yazdığı çalışmalarla Dünyanın En Etkil Bilim İnsanları Listesi’nde yer alan, Bilim Akademisi Üyesi Prof. Naci Görür 1971 İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi mezunu. Kazandığı bursla doktorasını İngiltere’de yaptı. Ülkesine döndü ve memleketine hizmet etmeyi seçti. Peki bugüne nasıl geldi? Jeolojiyi nasıl seçti? İşte SÖZCÜ’ye anlattıkları:
Bizim zamanımızda teknik üniversiteye girmek hayaldi. Özellikle Elazığ’da herkes teknik üniversiteye girmek isterdi, o zaman yüksek mühendis olunuyordu. İnanılmaz prestiji vardı. İstanbul’a trenle 3 günde geldim tek başıma. Yolda ateşlendim, o şekilde girdim sınava. Maden Fakültesi’ne girdim. 2. sınıfın sonunda jeoloji mühendisliğini seçtim.
Selami Seyhun diye bir abimiz vardı. Keban Barajı projesinde çalışıyordu. Onunla çalışmak heyecan verici geldi. Lisede Fen bilimleri hocam rahmetli Fatma Sayın vardı. Bir gün bize taş toplama ödevi verdi. “Herkes Harput’tan değişik taşlar toplasın” dedi. Birkaç gün sonra “Taşları topladınız mı” diye sordu. Benden başka getiren olmamış. O zaman dedi ki “Naci jeolog olacak.” Allah söyletir ya.
99 depremlerini yaşarken Etiler’de İTÜ lojmanındaydım. Deprem olduğunda uyandık. Çocuklarım küçük daha. Tabi korktular, bağırdılar. İlk yaptığım onları alıp evde hayat boşluğu olarak belirlediğim masanın kenarına götürmek oldu, çömeldik. İçinde bulunduğun binaya güvenmiyorsan ve bir de sevdiklerin varsa korkmamak mümkün değil, nihayetinde insansın. Herkes gibi ben de korkuyorum.
GÜVEN ÖNEMLİ
California’da yer bilimci arkadaşlarımız vardı. Bir arkadaşımızın hanımı sohbet esnasında “Deprem olduğu zaman korkmuyoruz. Biliyorum ki evden sağ çıkacağım, çocuklarım okuldan sağ gelecek” dedi. Bu güven duygusu çok önemli. Düşünün 7 büyüklüğünde depremler oluyor orada bir kişi tesadüfen yaşamını yitiriyor veya yitirmiyor. E biz 100 binleri konuşuyoruz. Hazırlıklı olmamışız. İnsanlarımızı eğitmemişiz. İşte bunlar insanı ürkütüyor. Marmara Depremi “Geliyorum” diye bağırıyor.
“Deprem dünyanın doğasıdır, düzendir. Eğer depremler olmasaydı dünya yaşanmayan bir gezegen olurdu ay gibi. Dünyaya bilimle bakan toplumlar, depremi kavrar kavramaz önlem almışlar. Bugün Japonya, Hollanda gibi ülkelerden bahsediyorum. Önlem almak zor değil ama biz toplum olarak afete dönüştüyoruz her şeyi. Bağdat Caddesi’ni deprem adı altında en güvensiz yere dönüştürdük. 2-3 katlı bahçeli evler gitti, dar düdük binalar geldi. Cadde tünele döndü. Şimdi git gezemiyorsun, iki arabayla bi sokağından geçemiyosun.”
‘Türkiye’de Deprem, Az Gittik Uz Gittik’ Naci Görür’ün ikinci kitabı. Pandemi döneminde yazdı. Depremle yaşamayı öğrenmesi gereken toplumumuza başucu kitabı niteliğinde. Görür kitabın hikayesini şöyle anlattı: Bu kitabı bana yazdıran aslında Twitter’daki takipçilerim. Paylaşımlarımı hep öğrencilerime ders verir, ders anlatır gibi bilgilendirmek için yaptım. Baktım gençler tarafından hızlı bir şekilde takip edilmeye başladım. Birkaç sene öncesine kadar 300-500 takipçim vardı. Şu anda 400 bine yakın. Bu müthiş bir şey. Ne kadar insan aydınlatsam o kadar görevimi yapmış hissediyorum. Sonra baktım tweetlerimi basın inanılmaz takip ediyor. Hem ulusal hem uluslar arası (BBC, İran basını). Bir bilim insanı ne ister ki başka, söylediklerinin anlaşılması dışında?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.