Çoğu Kuzey Afrikalı yaklaşık 6 milyon Müslüman nüfusu ile Avrupa’da en fazla Müslüman’ın yaşadığı Fransa’da son yıllarda yaşanan radikal terör saldırıları Emmanuel Macron hükumetinin gündeme getirdiği Cumhuriyet İlkelerine Saygıyı Güçlendirme Yasası büyük tartışmaların ardından meclise geldi.
Fransa Ulusal Meclisinde oluşturulan 72 üyeli Özel Komisyon, bir hafta süren çalışmalar sonunda 51 maddelik tasarı üzerinde verilen bini aşkın değişiklik önergesinden 169’unu kabul etti. Cumartesi günü komisyonda kabul edilen tasarı, 1 Şubat’tan itibaren Meclis Genel Kurulunda görüşülmeye başlandı.
Geniş bir yelpazede hazırlanan 51 maddelik yasa tasarısı üzerindeki görüşmeler 2 hafta sürecek.
YASANIN İÇERİĞİNDE NELER VAR
Yasayla, tüm dini kurumların ibadetlerine, günlük yaşamına da yansıyacak değişiklikler getiriliyor. Fransız Anayasası’nın temel taşlarından 1905 tarihli Laiklik Yasası, Dernekler Yasası; imamların eğitimi, ibadet mekanlarının yönetimi, evde eğitim, zorunlu eğitim yaşı, özel okullar, kamu hizmetinde tarafsızlık, sosyal medya üzerinden nefret suçu, yerel yönetimlere vali denetimine kadar pek çok alanda değişiklik öngörüyor.
SİYASİ ALANDAN ELEŞTİRİLER
İktidar, kendi partisi içindeki kırılma ve bölünmeleri de engellemek için üniversitelerde türban yasağı gibi tartışmalı konuları kapsam dışında bıraktı. Ancak yasa metnini, hem fazla yumuşak bulan sağ muhalefet, hem de Müslümanların rencide edildiğini savunan sol partiler sert eleştiriyor.
Sağ partiler, yasanın daha da sertleştirilmesinden yana. Genel Kurul’da görüşülmek üzere yasa tasarısı üzerinde 2 bin 650 değişiklik önergesi verildi. Ana muhalefetteki merkez sağ parti Cumhuriyetçiler aşırı sağ Ulusal Bütünleşme Hareketi İslamcı İdeolojiyle Mücadele Yasası adında bir karşı teklif hazırladı. Cumhuriyetçiler de, kendi alternatif yasa teklifini sunacaklarını açıkladı. Meclis görüşmeleri, “Bu yasa tehlikeli ve aptalca” diyen radikal sol parti lideri Jean Luc Melenchon ile İçişleri Bakanı Gerald Darmanin’ın sert tartışmasına sahne oldu. Radikal sol La France Insoumise Hareketi’nin lideri Jean Luc Melenchon, yasayla Müslüman toplumunun incitildiğini belirterek şunları söyledi:
“Bu yasayla özgürlükler sınırlandırılıyor. Cumhuriyet değerlerine bağlılık için sözleşme imzalatılması hem tehlikeli hem de aptalca. Cumhuriyet değerleri bunun çok ötesinde garanti altındadır. Katolik Kilisesi bu yasaya karşı, Protestanlar ve Yahudiler de eleştiriyor. Bütün din adamlarının açıklamalarına bakın. Din ve siyaset arasındaki ayrım, devlet ve kilise ayrımı çok değerli. 1905 yasası çok nettir, devlet din işlerini organize edemez.”
HRİSTİYANLAR VE YAHUDİLER: DİN VESAYET ALTINA ALINIYOR
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, seçim kampanyasında yer alan ve son terör saldırılarıyla hızlanan yasa tasarısı, ülkedeki tüm din temsilcileri tarafından, “dinin vesayet altına alındığı” sözleriyle eleştirildi. Genel kapsamlı ifadeler içeren tasarıya Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi din adamlarından ortak uyarı geldi. Din adamları, devletin “dini kurumları denetim altına alan” bir tasarı getirdiğini, 1905 Laiklik Yasası’nda yapılan değişiklikle, idari polise geniş denetim, valiliklere ise baskı yetkisi verildiğini dile getiriyorlar. Fransa Baş Hahamı Haim Korsia, Le Figaro gazetesine yaptığı açıklamada, “Bütün dinler, İslam dahil, radikal İslam ile mücadele konusunda hemfikir. Ama son derece genel bir dille yazılan bu yasanın diğer dinler üzerindeki ikincil etkilerine dikkat etmek gerekir” dedi. Fransa Katolik Kilisesi Piskoposu Moulins-Beaufort da tasarıyı sert şekilde eleştirdi. Piskopos, “Radikal İslamcılar’ın projelerini gerçekleştirmelerini önlemek için yeni araçlar elde etme yolunda, devlet kontrolleri artırıyor ve bu dinler için yeni bir vesayet örgütlüyor. 1905 Laiklik Yasası’yla getirilen dengenin önemli ölçüde değiştiğini görmekten ve idari polisin gücündeki önemli artıştan da endişe duyuyorum. Laiklik Yasası bir özgürlük yasasıdır. Bu tasarı ile bir kontrol, polis ve baskı kanununa dönüşme riski var” dedi.
Katolik Kilisesi’nin eleştirilerine, Protestan ve Evanjelik kiliseleri de destek verdi. Fransa Protestan Federasyonu Başkanı François Clavairoly, “105 yıldır bu rejimle barış içinde yaşayan bizlerin özgürlüklerine de dokunuluyor. Yasa çıktığından bu yana asla bu yapılmadı” dedi.
DİNİ MEKANLAR İLE İLGİLİ YETKİ MAHKEMEDEN ALINIP İDAREYE VERİLİYOR
Din adamları, “bir dini mekanın tanınması konusunun valiliklere bırakılmasının şok edici bir gerileme” olduğunu savunuyor. Ayrıca bir ibadet mekanının kapatılması kararının “yargıdan alınıp, valilik gibi idari bir makama verilmesinin de büyük endişe kaynağı” olduğunu dile getiriyorlar.
Yasa metninin 2. maddesiyle, yerel yöneticilerin, oy kaygısıyla, “dini derneklerin taleplerini yerine getiren kararları vali denetimi altına” alınıyordu.
Tasarının ilk halinde, “Vali, isterse belediye başkanının dini derneklere salon verme, finans yardımı yapma gibi kararlarını” iptal edebilecekti. Ancak belediye başkanlarının öfkeli eleştirileri üzerine, valilere yalnızca, “belediye başkanlarının dini derneklerle ilgili kararlarında hakime başvurma yetkisi verme” şeklinde değiştirildi.
DEVLET EBEVEYNLERİN HAKLARINI ÇİĞNİYOR
Yasanın 21’inci maddesiyle, çocukların evlerde eğitim almasının önüne geçebilmek için zorunlu eğitim 3 yaşa indirildi ve ana okulları da zorunlu eğitim kapsamına alındı. Evde eğitimin kapsamı olabildiğince daraltıldı. Ancak bu maddeye kiliseden de sert tepkiler gelmesi üzerine Cumhuriyetçiler, “bu kısıtlama ile temel bir özgürlüğün ihlal edildiğini” belirterek tasarı maddesini eleştirdi.
Eleştiriler üzerine, “çocuktan sorumlu olanların siyasi, felsefi veya dini inançlarından kaynaklanan nedenlerle evde eğitime izin verilmeyeceği” ifadesi, “çocuğun yüksek yararı dışındaki nedenlerle” şeklinde değiştirildi. Çocuklarını evde eğitecek ailelerin bunu yapabileceğini kanıtlaması, her çocuğun bir okul ile bağlantılı olarak evde öğrenim görmesi ve bunun takibini kolaylaştırmak için de her çocuktan bir müfettişin sorumlu olması esası getirildi.
22 ve 23’üncü maddelerle de yasalara uygun olmadığı belirlenen Kuran kursu ya da özel dini okullar gibi, sözleşme dışı özel eğitim kurumlarının kapısına kilit vurulması öngörülüyor.
Hıristiyan dini temsilcileri, özellikle “evde eğitime sert sınırlama” getirilmesine karşı çıkıyor ve “devletin, ebeveyn haklarını çiğneyerek, eğitim veren tek makam olduğunu iddia edemeyeceğini, özel karakterdeki okulların bu özelliklerine saygı duyulması gerektiğini” söylüyor.
BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI
Tasarının Meclis Genel Kurulu’ndaki görüşmelerinde en çok “türban yasağı” tartışması yaşanması bekleniyor. Ancak iktidar, kendi partisi içindeki kırılma ve bölünmeleri de engellemek için “üniversitelerde türban yasağı” gibi tartışmalı konuları kapsam dışında bıraktı.
Meclis Özel Komisyonu’nda yapılan değişiklikle, kamu görevlilerinin tarafsızlığı ve dini görüşlerini gösteren semboller taşımaması hükmün genişletildi. Komisyonda yapılan değişiklikle, sadece kamu çalışanları için değil, kamu için iş yapan özel şirket çalışanlarının da dini açıdan tarafsızlığı şart koşuldu.
KAMU ÇALIŞANLARININ GÜVENLİĞİ
Derste Hz. Muhammed karikatürü gösterdiği gerekçesiyle başı kesilerek katledilen tarih öğretmeni Samuel Paty olayı da yasada geniş yer buldu. Bu olaydan hareketle, kamu çalışanlarının güvenliği için 3 yeni suç tanımı getirildi. Öncelikle bir kamu çalışanını “korkutma, tehdit etme ya da şiddet uygulamaya” ceza verilmesi benimsendi. Komisyonda eklenen bir önerge ile “öğretmenlere karşı işlenen suçlarla” ilgili özel bir madde eklendi. Görevini yapan öğretmene “hakaret ve baskı da” cezai suç kapsamına alındı. Son olarak, Samuel Paty olayında olduğu gibi, “bir kamu görevlisini sosyal medya ya da başka yollarla tehdit etme, fiziksel bütünlüğünü, kendisinin ve ailesinin yaşamını tehlikeye sokacak, eşkalini ve yerini gösteren paylaşımlarda bulunmak da” suç kapsamına alındı. Yalnızca kamu görevlilerine değil, böyle bir saldırı ya da hedef gösterme tehlikesiyle karşı karşıya olan herkese koruma sağlanması da yasa tasarısında yer aldı. Ayrıca, Samuel Paty cinayetinde olduğu gibi, öğretmenin fiziksel bütünlüğüne ciddi bir zarar verme riski oluşması durumunda okul yönetimine, “bu riski sona erdirmek için acil durum önlemleri alma” yetkisi de veriliyor.
TERÖRÜ ÖVME
Tasarının 3’üncü maddesiyle, terörü övme ya da provokasyon içerikli konuşmaktan ceza alanların da “terör suçu failleri” olarak kabul edilmesi öngörülüyor. Komisyonda kabul edilen önergeyle, bu suçlardan yargılananların da “her üç ayda bir karakola rapor verme, adres değişikliği bildirimi ve yurtdışına çıkmadan önce bilgilendirme” yükümlülükleri eklendi. Ancak, İçişleri Bakanı Gerald Darmanin bu değişikliğin “anayasaya aykırılık riskinin” altını çizdi.
BEKARET TESTİ
“Bekaret testinin yasaklanması” 16’ncı madde ile düzenlendi. Bir kadına evlenmeden önce bekaret testi yapan sağlık görevlilerine 1 yıla kadar hapis, 15 bin Euro da para cezası verilmesi öngörüldü. Bir başka değişiklik önergesiyle de bekaret testine zorlayan ya da destek veren kişilere 1 yıl hapis ve 30 bin Euro para cezası verilmesi, bu uygulamanın reşit olmayan genç kızlara uygulanması durumunda cezanın iki katına çıkarılması, tasarı metnine eklendi. Kabul edilen başka bir önergeyle tasarıya, tıp mesleğinden olmayan bir kişi tarafından yapılan bekaret testi incelemesinin tecavüz ya da cinsel taciz olarak nitelendirilmesi ifadesi de girdi.
‘FRANSA İSLAMI’ PRENSİPLER TÜZÜĞÜ
Tüzükte, “İslam’ın Fransa’nın değerleriyle uyumlu olması, İslam’ın siyasi amaçlar için kullanılmasının reddi, yabancı ülkelerin Fransa’da dinin yaşanmasına müdahale etmemesi ve kadın erkek eşitliği” maddeleri öne çıkıyor. Fransa’da yaşayan Müslümanlara yönelik saldırıların “aşırıcı bir azınlık” tarafından gerçekleştirildiği ve bunların Fransız devleti ve halkıyla bağdaştırılmaması gerektiği kaydedilen tüzükte, “devletin ırkçı” olduğu söyleminin iftira atmak olduğu savunuluyor.
DERNEKLERE DEVLET YARDIMI İÇİN ZORUNLU HALE GETİRİLDİ
Tüzük, CFCM bünyesinde Ulusal İmamlar Konseyi’nin kurulmasını da sağlayacak. Bu konsey, Fransa’da imamların dini bilgilerine, öğretim becerilerine ve insani niteliklerine göre görevlerini yerine getirme konusunda onay sürecini oluşturmayı hedefliyor. Tasarının 6’ncı maddesiyle, derneklere devlet yardımı için, Fransa İslamı Prensipler Tüzüğü’nün imzalanması şartı getirildi.
2’Sİ TÜRK 3 MÜSLÜMAN DERNEK TÜZÜĞÜ İMZALAMADI
Fransa İslam Konseyi’ne bağlı 9 Federasyon’dan 6’sı Fransa İslamı Prensipler Tüzüğü’ne geçtiğimiz haftalarda Elysee Sarayı’nda imza koymuştu. Fransa’daki Türk Müslüman Dernekleri Koordinasyon Komitesi (CCMTF), Fransa İslam Toplumu Milli Görüş (CIMG) ve “İnanç ve Uygulama” adlı kuruluş Fransa İslamı Prensipler Tüzüğü’nü imzalamadı. Tüzüğü imzalamayı kabul etmeyen CCMTF, CIMG ve “İnanç ve Uygulama” adlı kuruluştan yapılan ortak yazılı açıklamada, “Tüzüğün aceleyle imzalanması, yapılan çeşitli açıklamalar ve özellikle ilgili aktörler olan imamların onayının alınmaması yukarıdan dayatılan bir proje algısına yol açtı.” değerlendirmesinde bulundu.
Tüzükte yer alan “Fransa İslamı” kavramının doğru olmadığı vurgulanan açıklamada, İslam’ın bir toplumla veya ideoloji ile sınırlandırılamayacağı, bunun yapılması halinde İslam’ın temellerinin değiştirileceği ifade edildi. Açıklamada, tüzükteki “Cumhuriyet değerlerine bağlılığına” ve “eşitlik ilkesinin dini dahil tüm kuralların üstünde olduğuna” yönelik ifadelere tepki gösterildi. Müslümanların ülkede Fransız yasalarına saygı göstererek yaşadığının altı çizilen açıklamada, “Cumhuriyet değerlerinin” anayasada yer almadığı ve bu tabirden ne kast edildiğinin anlaşılmadığı belirtildi. Açıklamada, “siyasal İslam” kavramının Müslümanları hedef alabileceği, bunun yerine “dini anayasal düzene karşı kötüye kullanan aşırıcılar” tanımlanmasının kullanılması önerildi.
İÇİŞLERİ BAKANI 3 DERNEĞİN FRANSA İSLAM KONSEYİNDEN ÇIKMASINI İSTEDİ
Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, Fransa İslamı Prensipler Tüzüğü’nü imzalamayı kabul etmeyen 3 sivil toplum kuruluşlarının Fransa İslam Konseyi’nden (CFCM) çıkmasını istedi. Tüzüğü imzalamayı reddeden kuruluşlar arasında Türklere dikkati çeken Darmanin, “Bundan rahatsız oluyorum. Bununla Türkiye’nin, İslam’ın Fransa ile uyumlu olmasını ve Fransa’nın yapmayı arzuladıklarını istemediği argümanını veriyor” dedi. Fransa’ya yurt dışından din görevlisinin gelmemesi gerektiğini savunan Darmanin, “Erdoğan hangi hakla bizim ülkemizle ilgileniyor. Erdoğan bunu kendi diasporasını yönetmek için yapıyor.” ifadelerini kullandı.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.